Hakkımda

Fotoğrafım
Devrik cümleler kurmak keyif verir bana çoğu zaman. Düşünmeye hangi kelimeden başlarsam onunla yazarım , düzeltmem. He birde buz yemeyi severim tuhaf bir şekilde.

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Kesinlikle hoşuma gitmeyen ve kabul edemeyeceğim şeyler yaşadım. Ve yaşamaya devam ediyor muyum? 


Elimdekilerin değerini bilmekle başladım işe. Aslına bakarsan iyi bir tavsiye. Yakınımdaki insanlardan tut küçük çikolatama kadar. İçimde yıllardır anlamsızca sakladığım değerlerimi dağıtmaya başladım. Hızlı mı gittim acaba? Gereksiz insanları gereksiz bir şekilde hayatıma sokmuş olabilirim. Toz tutmuş değerlerimi üflemesi için bir yığın gereksizin eline vermiş olabilirim. Farkına vardıysam eğer sorun hallolmuş demektir.


Çok uzun süre gizlediğim sevgimden benim bile haberim yoktu işin aslı. Biri , kötü biri, simsiyah yaptı benim kar beyaz duygularımı. Yemyeşil gözleriyle aklıma kazındı kendileri. Uzatsam elimi hemen altında sanki , bir somutlukta. Peki ruhumu uzatsam ona, zerresini görebilir miydim? Hayır. Bu kadar açık ve net!


Sinirim size değil güzel kuşlar böcekler. Yıllardır size bakmayan yüzüm isteğim dışında çevirdi kafasını hep başka tarafa. 
Güçlü biriyim , güçlü biri gibiyim. Güçlü biriydim. Çok eskiden... 

19 Şubat 2012 Pazar

Bir kaç saniye

Kalabalığın içinde yürürken parmaklarım parmaklarının arasına takılmışken , birden , herkesin yok olduğunu hissettim. Sesler gittikçe azaldı , görüntüler çoktan kayıptı. Siyah değildi gördüğüm , bir şey gördüğüm söylenecek olursa eğer. Tehlikede olduğumu hiç düşünmedim. Asla bitmesin istedim bu saniyeler süren yok oluşlarım. Kalabalığın arasında giderken parmaklarım parmaklarının arasına takılmışken , birden , durup gözlerimin içine bakarak etkisini kaybettirmiştin çevremin. Hafif bir adımla bana daha da yakınlaşarak artık nefesini duymamı sağlaman ile diğer bütün sesler kesildi. Olacak olan şeylerin farkında olarak , hiç bir şey bilmeyen masum çocuk edasıyla yaklaştım bir kez daha sana...


Saniyeler sonra kendime geldiğimde fark ettim ki dudakların taptaze. Aşkını en iyi şekilde yetiştirip büyütmüşsün. Zamanında ekmeye başlamışsın. Hasat vakti gelmiş artık. Bahar yaklaşıyor ve ben artık durduramıyorum hislerimi.

22 Ocak 2012 Pazar

Sahte insanların kalabalığı

Onu bunu geçinde siz bana insanların neden oldukları gibi görünmediklerini açıklayın. Çok az sayıda bulunan gerçek insanların nesli tükenmekte. Bunun için bir şeyler yapılmayacak mı !
İki yüzlü tabiri tedavülden kalktı , artık insanların türlü türlü hali var. Birini çok iyi tanıyorum demek gün geçtikçe zorlaşıyor.Bir halini bilsen diğer halini tahmin edemiyorsun. 
Susma kararı aldım bundan bir kaç hafta önce , insanlara karşı. Bir taraflarına susabilsem diğer taraflarına tahammül edemeyip patlayıveriyorum. Yolda karşılaştığım üç insandan ikisi onlardan biri. Beraber yaşamak git gide zorlaşıyor.  İnsanların yakalanan her yalanı ,gururlarını saçlarından tutup yerde sürüklerken susamıyorum. 
Merak ettiğim diğer bir konuysa bu insanlar aynaya baktıklarında hangi halleriyle karşı karşıya oldukları. İyi halleri olmalı büyük ihtimalle. Nasıl bir insan kendisinde gördüğü yanlışı düzeltmeden hayatına devam edebilir ki? 
Benim aynaya baktığımda gördüğüm kişiyle sizin yüzüme baktığınızda gördüğünüz kişinin aynı olması dileğiyle..

25 Aralık 2011 Pazar

Benim adım değişim.

Sana benzemeye başlıyorum yavaş yavaş. Aynaya baktığımda gördüğüm kişi hala aynı olsa da gözlerimi kapattığımda karşılaştığım kişi artık aynı değil. Her gözümü kapattığımda seni görüyor olmam ise cabası.. Bu beni rahatsız etmiyor. Hoşuma gittiğini de söyleyemem. 
Asla iyi biri olduğumu kabullenmedim. Her zaman kendimden bahsederken 'masum değilim' derdim. Her işe bir şeytanlık katar , her yaptığımı kendim için oyuna çevirirdim. Adete oyun delisi bir çocuk gibi , şeytansı bir çocuk gibi..
Bunları neden anlatıyorsun diyecek olursan eğer ; şu sıralar anlayamadığım bir masumluk var suratımda. Dedim ya git gide sana benziyorum diye. Bu beni rahatsız etmiyor , hoşuma gittiğini de söyleyemem. 
Yolda yürürken şaşkın şaşkın etrafıma bakmıyorum da , en ileriye bakarak -ama görmeyerek- yürüyorum. Bakar-kör denir buna. Ben sadece gözlerim açıkken bile suretini canlandırabiliyorum beynimde , o kadar.  Bu beni rahatsız etmiyor , hoşuma gittiğini de söyleyemem.


-Bana benzemeye başlıyorsun yavaş yavaş sevgilim. Sana baktığımda hala o güzel yüzünü görüyor olsam da ruhun artık sana ait değil. Bana ait olmaya başlıyorsun , her gözünü kapattığında göreceğin kişi olduğum için. Bu seni rahatsız etmemeli peki hoşuna gitmeli mi?
Asla iyi biri olduğunu kabullenmedin , her zaman 'masum değilim' dedin. Ahh benim deli sevgilim. Sen tanıdığım en masum kişilerden birisin. Yaşadıklarını kendine hep bir oyun gibi yansıtarak eğlenmeyi seçmiş olman seni kötü yapmaz. Adete oyun delisi birisin , bir çocuk kadar masum. 
Bunları neden anlatıyorsun diyecek olursan eğer ; nedeni şu sıralar halinin farkına varıyor olman . Her zaman o yüzüne yansıyan masumluğu görüyor olman. Dedim ya git gide bana benzemeye başlıyorsun diye ; kendini çözmeye başlıyorsun yani. Sen hep bendin. Ben sadece sana öğrettim.Bu seni rahatsız etmemeli peki hoşuna gitmeli mi?
Yolda yürürken etrafına bir şeyler ararcasına bakmıyorsun artık. En ileriye bakarak yürüyorsun bundan sonra. İnsan bulduğu bir şeyi aramaz. Sen bulduğun bu benliğinle geleceği koruyorsun artık , benimle beraber. Bu seni rahatsız etmemeli peki hoşuna gitmeli mi? 

3 Eylül 2011 Cumartesi

Ufak bir yara , iki damla kan.

Şu sıralar sıkıntılıyım demeyeceğim. Ben hep böyleydim..


Dilime vurmaya gerek duymadığım sıkıntılarım içimde geziniyor.Gözlerimden süzülmeye çalışırken kendini titreyen dudaklarımda buluyor. Bir süre beynimde dolaştıktan sonra baş ağrısı olarak geri dönüyor. Ellerime gidiyor utanmaz , titretiyor bu yaşımda. sallanıyor bacaklarım durmaksızın. Göğüs kafesimde aheste aheste dolaşırken avını görmüş bir yılan gibi saldırıyor kalbime ! kanatıyor arsız.


Kan kaybından kaybetmeye ramak kalmış umutlarım , ve senin bana asla bağışlamadığın sevgin.  Günden güne yok ediyor beni..

31 Ağustos 2011 Çarşamba

Bilinmeyen bir yalnızlık.

İçimde öyle bir duygu var ki çözemiyorum bir türlü. Üzerine farklı deneyler yapıyorum ne olduğunu anlamak için.Mutluluk değil , aşk değil , üzüntü değil. Ne öyleyse ? 
17 yıldır süregelen bir gerçek var sanırım içimde. Kaçabildiğim ama saklanamadığım bir gerçek. Çevremde fazlasıyla arkadaşım var , gereği kadar dostum. Mahallemdeki esnafla aram iyidir , yeni tanıştığım insanlarla hemen arkadaş olabilirim. Ee yalnız değilim öyleyse diyorum ister istemez. Öyleyse nedir bu bayramların boş geçişinin sebebi. Neden kendimi istemsizce atıyorum sokağa. 
Bayramdır hani büyükler ziyaret edilir , el öpülür. Sorarım size hani benim büyüklerim? Alt katımda oturan yaşlı tonton teyzemi sormuyorum , sokağın karşısında küçük bir bakkalı olan Ahmet amcayı sormuyorum. Ben öz mü öz teyzemi , amcamı , halamı, dayımı soruyorum. Neredesiniz? ' yav kızım istesen çıkıp gelebilirsin , biliyosun severiz seni ' gelmeyin bana bu yapmacık sözlerle. Lütfen.
Hadi madem bu kadar basit her şey açıklayın bana. İnsanlar bana bayramda ne yapıyorsun , hangi akrabalarına gidiyorsun dediğinde ne söyleyeyim?  Şehir dışındalar yalanı tutmuyor artık onu baştan söyleyeyim. 
Bayramlarımı sıradanlaştıran sözde beni çok seven akrabalarım. N'olur beni bu şekilde sevmeyin. Can yakıyor. 

30 Temmuz 2011 Cumartesi

Kendimden ufak bir ayrıntı.

Gezmeyi çok severim. Yeni yerlere gitmeyi etrafı kocaman gözlerle incelemeyi severim. Her zamankinden farklı şeyler görmek keyif verir bana.
Mesela ben Galata Kulesine herkesin baktığı açıdan bakmayı sevmem. Eminönü'nden bakıp binaların arasındaki haliyle görmeyi sevmem. Dibine gidip aşağıdan bakmayı sevmem. Ben Galata Kulesine bakacaksam eğer kimsenin bakmadığı bir noktadan bakmak isterim. Belki bir kaç ara sokağa girip yarısını görmek olabilir. Böylesi çok daha büyülü gelir bana.


İlişkilerimde de böyleyim. Duruma hep farklı yaklaşmak isterim. Asla bana romantik gelmez baş başa çok ünlü bir restoranda yemek yemek. Hayır ben az bilinen harika balık ekmek yapan denize karşı küçük iskemlelerde oturmak isterim sadece. 
Kimsenin bakmadığı açılardan bakmayı severim. Böylelikle daha fazla ayrıntı yakalarım ve bu daha çok keyif verir bana yaşadıklarım.


Tavsiye ederim.