Hakkımda

Fotoğrafım
Devrik cümleler kurmak keyif verir bana çoğu zaman. Düşünmeye hangi kelimeden başlarsam onunla yazarım , düzeltmem. He birde buz yemeyi severim tuhaf bir şekilde.

30 Temmuz 2011 Cumartesi

Kendimden ufak bir ayrıntı.

Gezmeyi çok severim. Yeni yerlere gitmeyi etrafı kocaman gözlerle incelemeyi severim. Her zamankinden farklı şeyler görmek keyif verir bana.
Mesela ben Galata Kulesine herkesin baktığı açıdan bakmayı sevmem. Eminönü'nden bakıp binaların arasındaki haliyle görmeyi sevmem. Dibine gidip aşağıdan bakmayı sevmem. Ben Galata Kulesine bakacaksam eğer kimsenin bakmadığı bir noktadan bakmak isterim. Belki bir kaç ara sokağa girip yarısını görmek olabilir. Böylesi çok daha büyülü gelir bana.


İlişkilerimde de böyleyim. Duruma hep farklı yaklaşmak isterim. Asla bana romantik gelmez baş başa çok ünlü bir restoranda yemek yemek. Hayır ben az bilinen harika balık ekmek yapan denize karşı küçük iskemlelerde oturmak isterim sadece. 
Kimsenin bakmadığı açılardan bakmayı severim. Böylelikle daha fazla ayrıntı yakalarım ve bu daha çok keyif verir bana yaşadıklarım.


Tavsiye ederim.

29 Temmuz 2011 Cuma

Geçmişe dönsek mi dönmesek mi?

Hiç bir şey yokken , her şey normalken ufak bir esinti ve benim sana tesadüfen* yaklaşmam sonucunda başımı döndüren kokunu aldım. İşte o zaman başladı her şey..


Bir zamanlar umurumda olmayan sen , her seferinde kaçtığım sen şimdi her gözümü kapattığımda benimle. Sabahları gözümü açtıktan 5 dakika sonra geliyorsun aklıma. Gönül isterdi ki 5 dakika erken düşünmeye başlayayım seni.


Değişen neydi? Neden böyle oldu? Senin nefesin tenime değdi diye mi böyle? Seni hissetti tenim. Artık söz geçiremem ona ne dersem diyeyim..


'' Dilim tutulsaydı da söylemeseydim sana duygularımı ! ''
Hep unutulmasını isteriz ya  söylediklerimizin ,utancımızdan. Ben tüm cesaretimi toplayıp gözlerinin içinde kaybolarak titreye titreye itiraf ettim her şeyi iki kelime ile gözlerim dolu dolu. Ne mi oldu? unuttu..
İyi bir şey değil unutması , istemeyin.


İşin en ağır tarafı ise susmak zorunda olmak. Kimseye bahsedememek en acısı. Biri görür korkusundan günlüğüme bile yalan söylüyorum. Cümleye hep ' çok güzel bir gündü ! ' diye başlıyorum..


Gitmeni istiyorum bazen. ve iki saniye içinde vazgeçiyorum bundan. Düşüncesi bile katlanılmaz geliyor. Nasılsa şuan yanımdasın diye rahat hissedemiyorum. Sonunu düşünmekten anı yaşayamıyorum.




Gidersen bir gün kokunu bir şişeye doldurup baş ucuma bırak sevgili..





25 Temmuz 2011 Pazartesi

Hıphızlı !

Her şey çok hızlı gelişiyor. Sanki birisi parmağını 'ileri' tuşuna basılı tutmuş gibi. 
Sadece yaşıyoruz..

Söylediklerimizi gördüklerimizi anlamaya vakit yok. 'Zaman' filmini geriye alıp o parmağını basılı tutan kişiyi uyardıktan sonra tekrar izlesek kim bilir neler göreceğiz. Kaçırdığımız ne çok şey varmış diyeceğiz..
Ama yok yok iyi böyle. Ben filmi hızla izlerken bile yakalayabiliyorum tebessümlerimizi.

Bu şekilde olunca üzüntülerimiz de çabucacık kayboluyor gözden... 

İdare edemem anne !

Hiç esmeyen bir evde ağustos sıcağını yaşamak kadar zoru yoktur sanırdım hep. Dışarı çıkana kadar..


Biz insanlar hep en kötüsünün bizim başımıza geldiğini düşünürüz. ''Ben bugün neden et yiyemiyorum ? bundan daha kötü ne olabilir !? ''


Yaşadıklarımız yeterince kötü değil diye mi böyle olur. Şikayet etmeye halimiz olduğundan mıdır bu hallerimiz?
Bir sokak çocuğunun gözüyle baksak hayata iki dakika için , şükretmeye başlar mıyız dersin?


Deneyelim..

Anlam veren bir şeyler gerek.

Bir piyano nasıl olurda bu kadar huzur verir insana? Belki de piyano diğer şarkılarda olduğu gibi fon olarak kullanılmak yerine asıl olay ona yüklendiği için bu kadar güzeldir. Konuşan tek şey o olduğundandır belki..


 Sahi bu kadar mı sıkıyor bizi insanların konuşması? Oysa insanlar konuşa konuşa..
 Düşünmemize izin verilmedikçe konuşmak bile sıcakta gördüğümüz seraplar kadar anlamsız gelir. Sadece düşündüren şeyler anlamlı olabilir. Her insan farklı düşünüp kendi hisleriyle , duygularıyla anlamlandırabilir gördüklerini. 


O yüzden ana sınıfındayken boyama dersinde hep boyaları birbirine katarak karışık bir görüntü koyardım ortaya. Herkes kendi anlamını bulabilsin diye..

'Bir'li vakitler.

'Bir' ile başlar bir çok yazı fark ettiyseniz. 
- bir zamanlar..
 -bir keresinde..
  - bir adam vardı..
   - bir varmış , bir yokmuş.


Bunun oluşunu kınamak için yazmaya karar verdiğim bu yazıya bile 'bir' ile başladım..